Tanınmış Talebeleri

E. Tanınmış Talebeleri
İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in biyografisini yazanların bir kısmı onun talebelerinin üç bin olduğunu ifade etmişlerdir. Bunlardan yüz tanesini ise biyografisini yazanların çoğu zikretmektedir. Aşağıda İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in talebelerinden meşhurlarını zikrettikten sonra bunlardan en çok tanınanları hakkında bilgi vereceğiz.
Meşhur muhaddislerden Horasan âlimi İbrahim b. Tahman, Ebyad b. Eğar b. Sabah, Esbat b. Muhammed, İshak el-Ezrak, Esed b. Amr el-Becelî, İsmail b. Yahya es-Sayrafî, Eyyüb b. Hânî, Cârûd b. Yezid en-Nîsâbûrî, Ca‘fer b. Avn, Haris b. Nebhân, Hibbân b. Ali el-Anezî, fakih ve meşhur talebesi Hasan b. Ziyad el-Lü’lüî, Hasan b. Fırat el-Fezârî, zayıf bir râvi olarak kabul edilen Hasan b. Hasan b. Atıyye el-Avfî, Hafs b. Abdurrahman el-Kâdî, Hakem b. Müslim, Ebû Muti’ Hakem b. Atıyye, oğlu Hammâd, meşhur fakih ve Ebû Hanîfe (r.a.)’in arkadaşı Hamza ez-Zeyyât, meşhur muhaddislerden Harice b. Mus‘ab ve Dâvud et-Tâî, önde gelen talebelerinden fakih Züfer b. Hüzeyl, Zeyd b. Habbâb, Sâbik er-Rakmî, Sa‘d b. Salt el-Kâdî, Saîd b. Ebü’l-Cehm, Saîd b. Selâm el-Attâr, Seleme b. Sâlim el-Belhî, Süleyman b. Amr en-Nehaî, Sehl b. Müzâhim, Şuayb b. İshak, Sabah b. Muhârib, Salt b. Haccac, Ebû Âsım en-Nebîl, Âmir b. Furât, Âiz b. Habîb, döneminin en meşhur muhaddisi Abbâd b. Avvâm, meşhur muhaddis Abdullah b. Mübârek, Abdullah b. Yezid el-Mukrî, Ebû Yahya Abdülhamîd el-Hımmânî, Musannef müellifi Abdürrezzak b. Hemmâm, Abdülaziz b. Hâlid et-Tirmizî, Abdülkerim b. Muhammed el-Cürcânî, Abdülmecîd b. Ebû Dâvud, Abdülvâris et-Tennûrî, Abdullah b. Zübeyr el-Kureşî, Abdullah b. Ömer er-Rakkî, Abdullah b. Musa, Attab b. Muhammed, Ali b. Zıbyân el-Kâdî, Ali b. Âsım, Ali b. Müshir el-Kâdî, Amr b. Muhammed el-Ankarî, meşhur muhaddis Ebû Kutn Amr b. Heysem, İsâ b. Yunus, Buhârî’nin hocası Ebû Nuaym Fadl b. Dükeyn, Fadl b. Musa, Kasım b. Hakem el-Urenî, Kasım b. Ma’n, Kays b. Rebi’, Muhammed b. Eban el-Kûfî el-Anberî, Muhammed b. Bişr, Muhammed b. Hasan b. Enes, Ebû Hanîfe (r.a.)’in meşhur talebesi ve İmâm-ı Şâfiî (r.a.)’in hocası Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî, Muhammed b. Halid el-Vehbî, Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, Muhammed b. Fadl b. Atıyye, Muhammed b. Kasım el-Esedî, Muhammed b. Mesrûk el-Kûfî, Muhammed b. Yezid el-Vâsıtî, Mervan b. Sâlim, Mus‘ab b. Mıkdâm, Muâfî b. İmrân, Mekkî b. İbrahim, Nasr b. Abdülkerim el-Belhî es-Sakîl, Nasr b. Abdülmelik el-Atakî, Nadr b. Abdullah el-Ezdî, Hevze, Heyyâc b. Bistâm, meşhur muhaddis ve İmâm-ı Şâfiî’nin hocası Veki’ b. Cerrâh, Yahya b. Eyyûb el-Mısrî, Yahya b. Nasr, Yahya b. Yemân, Yezid b. Zürey’, Yezid b. Harun, Yunus b. Bükeyr, Ebû İshâk el-Fezârî, Ebû Hamza es-Sükkerî, Ebû Sa‘d es-Sâğânî, Ebû Şihâb el-Hannât, Ebû Mukatil es-Semerkandî, en meşhur talebesi Ebû Yusuf el-Kâdî (rh.a.e.) Ebû Hanîfe (r.a.)’in tanınmış talebeleri olarak kaynaklarda zikredilmektedir. Burada kurduğu mezhebin yayılmasını sağlayan ve mezhebin en önemli temsilcileri Ebû Hanîfe (r.a.)’in dört talebesi İmâm Ebû Yusuf, İmâm Muhammed b. Hasen, İmâm Züfer ve İmâm Hasan b. Ziyad hakkında bilgi vereceğiz. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in muhaddis olan talebelerini ise ayrı bir başlık altında ele alacağız.
1. İmâm Ebû Yusuf
Ya‘kub b. İbrahim b. Habîb b. Huneys b. Sa‘d b. Habte el-Ensârî, Ebû Hanîfe (r.a.)’in önde gelen talebesi olup Hâdî, Mehdî ve Harûn er-Reşîd dönemlerinde kâdı’l-kudâtlık yapmış bir âlimdir. Doğu ve batının kadılığını üstlenen biri Ebû Dâvud, diğeri ise İmâm Ebû Yusuf olmak üzere sadece iki kişi olduğu ifade edilmiştir.
Uzun süre Ebû Hanîfe (r.a.)’e talebelik yapan İmâm Ebû Yusuf, fakih ve müçtehid bir âlimdir. Başta Yahya b. Maîn ve Ali b. el-Medînî olmak üzere her asırda birçok âlim onun sika olduğunu zikrederek övgüyle bahsetmiştir. Fakir bir aileye mensup olan İmâm Ebû Yusuf, hocası İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’ı yirmi sene talebelik yapmıştır. İmâm Ebû Yusuf şöyle anlatmaktadır: Yirmi sene çoluk çocuğumun nafakasını Ebû Hanîfe (r.a.) karşıladı. Annem ise derslere gitmeme karşı çıkıyordu. Bunun üzerine İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.); “Bırak da ilme devam etsin, bu sayede o kralların yediği paluze tatlısı yiyecektir” dedi. Daha sonra Hârûn er-Reşîd’in saltanatının doğuda Çin, batıda ise Atlas okyanusuna kadar olduğu bir dönemde halîfe, hanımına; “Mülkümde gecelersen boş ol” demişti. Buna bir çare bulmak üzere müracaat eden halîfeye İmâm Ebû Yusuf; Allâh (c.c.), “Mescidler şüphesiz Allâh’ındır. O halde, Allâh’tan başka kimseye yalvarmayın” buyurmaktadır. Bu durumda “mescidde gecelesin” şeklinde fetva verdi. İmâm Ebû Yusuf ’un verdiği fetvaya göre hareket eden halîfe onun zekasına hayran kaldı. Halîfenin hanımı da bu duruma çok sevindi ve İmâm Ebû Yusuf ’u halîfenin de katıldığı bir yemeğe davet etti. Yemekte paluze tatlısı ikram etti ve ona çeşit çeşit elbiseler hediye ettiler. Bu davette ona kâdı’l-kudâtlık vazifesi verildi ve İmâm Ebû Yusuf vefât edene kadar bu görevde kaldı.
İmâm Ebû Yusuf, hocası İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in ilmini sonraki nesillere aktarmış, Hişam b. Urve ve Atâ b. Sâib gibi âlimlerden de hadîs rivâyet etmiştir. Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî, Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Maîn, Ahmed b. Meni’ gibi önde gelen birçok hadîs ve fıkıh âlimi de İmâm Ebû Yusuf ’tan rivâyette bulunmuştur. O, kâdı’l-kudât ünvanını alan ilk kişidir.113 senesinde doğan İmâm Ebû Yusuf, 181 veya 182 târihinde 25 rebiülahir Perşembe günü Bağdat’ta irtihâl etmiştir. Zâhid Kevserî (k.s.) İmâm Ebû Yusuf hakkında Hüsnü’t-Tekâdî fî Sîreti’l-İmâm Ebî Yusuf el-Kâdî (Kahire 1948) isimli bir eser yazmıştır.
2. Muhammed b. Hasen b. Ferkad eş-Şeybânî
İmâm, fakih ve müçtehid olan Ebû Abdullah Muhammed b. Hasen b. Ferkad eş-Şeybânî; aslen Dımaşk’lıdır. İmâm-ı Muhammed Vâsıt’ta dünyaya gelmiş, babası daha sonra Irak’a yerleşmiştir. Kûfe’de yetişen İmâm-ı Muhammed, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’den aldığı ilmî Şam bölgesinde yaydı. Hârûn er-Reşîd döneminde Rakka kadılığı yaptı. Kadılıktan azledildikten sonra Bağdat’a döndü.
İmâm Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî, İmâm-ı Mâlik ve eş-Şa‘bî gibi Ebû Hanîfe (r.a.)’in de hocaları olan âlimlerden ders aldı. Kitaplar yazdı, talebe yetiştirdi. İmâm-ı Şâfiî (r.a.) gibi önde gelen hadîs ve fıkıh âlimleri ondan ders aldı. Nitekim İmâm-ı Şâfiî (r.a.); “Muhammed b. Hasen’den bir deve yükü ilim aldım” diyerek daima ondan övgüyle bahsederdi. Halîfe Hârûn er-Reşîd ona saygı duyar, hürmet ederdi. Hârûn er-Reşîd bir gün İmâm Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî’nin ilim halkasına uğramıştı. Halîfeyi görünce İmâm Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî dışındakiler ayağa kalktı. Halîfe bir müddet onun ayağa kalkmasını bekledi. Bu esnada halîfenin adamları da içeri girdiler ve halîfenin yetkili olan bir adamı İmâm Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî’yi çağırınca talebeleri endişeye kapıldı. Bir müddet sonra sevinçle gelen İmâm Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî şunları söyledi: Bana diğerleriyle birlikte niçin ayağa kalkmadın? diye sordular. Ben de; “Beni düşürmek istemediğin gruba dahil olmamak için ayağa kalkmadım. Sen ilim halkasını ziyâret etmek amacıyla gelmiştin, ben de bunun dışına çıkmak istemedim. Ayrıca amca oğlun Hz. Peygamber (s.a.v.) de; “İnsanların kendisi için ayağa kalkmasını isteyen cehennemde ki yerine hazır olsun” buyurmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) bununla âlimleri kasdetmiş olmalıdır. Makam ve mevkiye saygı için ayağa kalkan, korkusu sebebiyle kalkmıştır. Böyle bir durumda oturan ise sünnete tâbi olmuştur. Bu da sizin için bir şereftir.” diye karşılık verdim. Bunun üzerine o; “Doğru söylüyorsun” diye mukabele etti. İmâm Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî 187 senesinde irtihâl etmiştir.
3. İmâm Züfer b. Hüzeyl el-Anberî
İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in talebelerinden Ebü’l-Hüzeyl Züfer b. Hüzeyl b. Kays b. Selem el-Anberî et-Temîmî, fakih, müçtehid ve hanefî mezhebinin önde gelen âlimlerindendir. Nikah töreninde hocası İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.); “Bu, ilmi, soyu ve şerefiyle müslümanların önderi olan Züfer b. Hüzeyl’dir” demiştir. İstifâde etmek amacıyla ona gittiği için kınadıklarında Veki’ b. Cerrah; “Ebû Hanîfe hakkında da bizi yanılttınız ve o irtihâl etti. Şimdi aynısını İmâm-ı Züfer hakkında Esid ve arkadaşlarına muhtaç etmek istiyorsunuz. Halbuki biz onun ilmine muhtacız” karşılığını vermiştir. Fadl b. Dükeyn şöyle anlatır: İmâm-ı Züfer bir gün bana; “Bana hadîslerini getir de hepsini sana ayıklayayım” dedi. Halîfe Mehdî döneminde Basra kadılığı yapan İmâm-ı Züfer 158 senesinde 48 yaşında Basra’da irtihâl etti.
Yahya b. Maîn; “sika, me’mûn”, İbn Hibbân; “fakih, hadîs hâfızı, hatası az kimse”, Ebû Nuaym ise; “sika, me’mûn” diyerek İmâm-ı Züfer’in güvenilirliğini ifade etmişlerdir.
4. İmâm-ı Hasan b. Ziyad el-Lü’lüî
Ebû Ali Hasan b. Ziyad el-Lü’lüî el-Ensârî el-Kûfî; Irak’ın fakihi, imâm ve müçtehid idi. Kendisine kadılık yapması için baskı yapıldı. Bir müddet kadılık görevinde bulunduktan sonra bu görevden affını istedi. Sünnete tâbi olmaktan son derece hoşlanırdı. Kendi azâdlı kölelerinin giydiği elbiseleri giyerdi. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in rivâyetlerini bilir, onun görüşlerini yayardı. Muhammed b. Semâa’nın nakline göre Hasan b. Ziyad el-Lü’lüî şöyle demiştir: İbn Cüreyc’ten her birine fakihlerin ihtiyaç duyduğu on iki bin hadîs yazdım. Fıkıh sahasında eser yazmış ve birçok mesele hakkında hüküm vermiştir. Fıkıh sahasında yazdığı birçok eser Muhammed b. Şuca’ es-Selcî ve Şuayb b. Eyyüb tarafından nakledilmiştir. Âlimler zeki, re’y ve kıyasta başarılı olan Hasan b. Ziyad el-Lü’lüî’yi övgüyle anmışlardır. İleriki sayfalarda geniş olarak ele alınacağı üzere Ali b. el-Medînî ise onun rivâyetlerinde gevşek olduğunu ifade etmiştir. Hasan b. Ziyad el- Lü’lüî 204 senesinde irtihâl etmiştir.