MUHADDİSLER NAZARINDA İMÂM-I A’ZAM EBÛ HANİFE (R.A) (2 CİLT)
Hak yolun önderlerinden, Ehli Sünnet’in reisi İmam-ı Azam Ebu Hanîfe hazretleri de ümmet-i Muhammed (s.a.v.)’in hüsn ü kabulüne mazhar olmuş, fazileti ve büyüklüğü îzahtan vâreste bir zât olmasına rağmen çeşitli suçlamalar ile karşılaşmıştır. Bu suçlamaların bir kısmı İslam düşmanlarından gelirken bir kısmı da gerek haset, gerek bilgi eksikliği gerekse anlayış kıtlığı gibi sebeplerle bazı ilim ehlinden gelmiş ancak her çağda âlimler mufassal delillerle gereken cevabı vermişlerdir. Bu cevaplar vesilesiyle İmam-ı Azam hazretlerinin yetkinliği ve görüşlerinin isabetli oluşu daha da açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. İşte bu kitabımız İmam-ı Azam’ı özellikle hadis ilmi açısından ve muhaddislerin beyanlarıyla ele almış, onun fıkıhta olduğu gibi hadis ilminde de erişilmez bir seviyede olduğunu bütün delilleriyle ortaya koyduktan sonra bir takım tenkitlere cevaplar vermiştir. Böylece başta hadis ve İslam Hukuku alanında çalışanlar olmak üzere hiçbir ilim ehlinin uzak kalamayacağı bir eser ortaya çıkmıştır. Bu eser, bibliyografyasından da anlaşılacağı üzere kadîm ve güncel çok fazla kaynaktan süzülmüş, geleneksel çizgiyi akademik bir disiplin içinde sunmayı başarmıştır.
IMAM-I A’ZAM (R.A)’İN HADİS İLMİNDEKİ YERİ
İmâm-ı Şâfii (r.a.) Hazretleri şöyle buyurmuştur: “Fıkıh, eser ve ictihâdlarıyla Müslümanların İmâmı Ebû Hanîfe, beldeleri ve insanları ma‘mûr etti. Onun gibisi doğuda, batıda ve Kûfe’de yoktur. İslâm’da fakîh olarak O, Resûllulâh (s.a.v.) ve Halîfeleri’nin sünnetlerini nûrunu bir imâm olarak dünyaya yaydı. Öyle ise Ebû Hanîfe’nin sözlerini inkâr edenlere, Allâh kumların sayısınca la‘net etsin.”
Bu gerçekten hareketle neşrettiğimiz elinizdeki eser, hazreti İmam’ın seçkin menkıbelerinden bahsederken özellikle hadis ilmindeki ve Arap dilindeki otoritesini ortaya koymuş, cerh edilecek hiçbir yönünün olmadığını güçlü delillerle ve özet bir şekilde okuyucuya sunmuştur. Bu esnâda İmam-ı Azam’a hased edenlere de gerekli cevaplar verilmiştir.
Aslında âlimler; “İmam-ı Azam’ı savunmak” tabirinden bile haya etmişler, onu suçluymuş gibi değerlendirip sonra onu savunmaya kalkmanın edepsizlik olduğunu, İmam-ı Azam’ın buna ihtiyacı olmadığını bildirmişlerdir. Birgün hazreti İmam’a “Alkame mi daha Esved mi daha üstün” diye sorulur. Hazreti İmam’ın cevabı İmamlarımız hakkında nasıl bir edebe sahip olmamız gerektiği konusunda bütün Müslümanlar için tam bir ders niteliğindedir: “Biz onların adını ağzımıza almaya bile layık değilken, nasıl olur da aralarında kıyas yaparız?”
Hal böyleyken yine de, âlimlerimiz şüpheleri def etmek, tereddütleri ortadan kaldırmak ve anlamayan insanlara anlatmak için bu konularda yazmışlardır.
İMAM-I AZAM EBU HANİFE (R.A.) HAYATINDAN RABBÂNÎ ESİNTİLER
Din büyüklerinin özellikle İmam-ı Azam hazretlerinin hayatını okumakla, kişinin öncelikle İslam’a karşı duyduğu muhabbet ve ihlası artar. İman ve akaid cevheri bir kat daha kuvvetlenip sâlih amelli kişilerden olarak sonsuz ecir kazanır.
Dindar akıllı kişilerin, Allah (c.c.)’nun velîlerine sevgi ve saygı göstermeleri boyunlarının borcudur. Velîlerin en seçkinlerinden, karanlıkların çerağı, din imamlarından olan ünlü müctehitler içinde en önde geleni olduğu ehl-i vukûf ve insaf sahiplerince kabul edilen İmâm Ebû Hanîfe (r.a.)’in hayatını okuyarak, ona sevgiyi ve dostluğu arttırmak hususuna ihtimam göstermenin, hepimiz için önde gelen işlerden biri olduğu apaçık ortadadır.
Şâfiî mezhebine mensup büyük ve meşhur bir âlim olan İbn Hacer el-Heytemî (1504-1566) tarafından hazırlanan bu kitap, Sultan II. Abdülhamid Han’ın emirleri ile rûmî: 1310 (1894-1895] yılında Manastırlı İsmail Hakkı (rh.a.) tarafından tercüme edilip başka kitaplarda yer alan çok kıymetli bilgilerle zenginleştirilmiş müminlerin halifesi o büyük Hakan II. Abdülhamid’e arz edilmiş ve basılmıştı.
Latin harflerine aktarıp sadeleştirerek 2003 yılında ilk baskısını, 2013 yılında da ikinci baskısını yaptığımız bu kitabın gözden geçirilmiş üçüncü baskısını okuyucularımıza sunuyoruz.
İMAM-I AZAM EBU HANİFE (R.A.)’İN MENKIBELERİ 2 CİLT
Dîn âlimlerinin menâkıbı ile meşgul olanlar, dünyada güzel ahlak ve âdâbın neden ibaret olduğunu, dünyaya gelmekten esas amacın ne olduğunu anlar. Buna vâkıf olanların ne yolda bulunduğunu gereği gibi idrak ederek onlara güzelce uyup dinî hayatını ikmal eder.
20. asrın büyük İslâm âlimlerinden Muhammed Zâhid el-Kevserî (r.h.)’in “Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür” sözünde işaret ettiği tehlikenin maalesef yaygın hâle geldiği günümüzde, kimi Müslümanların mücerred aklı kılavuz (!) edinmeye başladığı, biraz mürekkep yalamış bazı kimselerin de mezheb imamları yerine kendilerini ikâme etmeye çalıştığı görülmektedir. Bu durumda Müslümanları sırat-ı müstakim üzere tutmak için mezhebleri ve büyük imâmlarımızı, müslümânlara doğru şekilde tanıtmak ve sevdirmek, onların yolundan yürümenin şart olduğu şuûrunu vermek, dini bir görev haline gelmiştir.
Bizleri saâdete götürecek yüce hayatın esaslarını hem itikat, hem de amelî olarak ortaya koymuş olan İmâm-ı Âzam (r.a.) hakkında binlerce eser bulunmaktadır. Bu eserlerden başta gelenlerden biri de şüphesizi İmam Kerderi (Bezzazi)’nin Menâkıbıdır.
HADİSLERLE HANEFİ FIKHI
Hadislerle Hanefi Fıkhı (İ’lâüssünen) isimli eser Misvak Neşriyat tarafından 20 cilt halinde tercüme edilmiştir. Usul konularını içeren 2 ciltlik mukaddimesi ayrıca basılmıştır.
Kitabın özelliği ve emsallerinden farkı; fıkıh ve hadis ilimlerini büyük bir ustalıkla meczetmiş olması; fıkhî mezheplerin Peygamberimiz (sav)’den bağımsız ve sonradan üretildiği tezlerini temelden yıkmasıdır.
Hadislerle Hanefi Fıkhı; Fıkıh Hadis yanında; Usûl, Mukayeseli Fıkıh, Hilâf, Dil ve mantık ilimlerine değinerek İslâmî ilimlerle ilgilenenlerin kayıtsız kalamayacağı bir eserdir.
20. asrın ilk yarısında, “Hakîmü’l Ümme” lâkâbıyla anılan, Hind Ulemâsından,
İmam Eşref Ali et-Tehânevî’nin gözetiminde yeğeni Zafer Ahmed Osman et-Tehânevî tarafından, yaklaşık 20 yıl süren yoğun bir çalışma neticesinde hazırlanmıştır.