İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (R.A)'in Hayatı

İlmî Seyahatleri

Çoğu yazar İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in ilmî seyahatleri husûsunda sözü uzatmaktadır. Aslında İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’ın Basra ve Hicaz dışında ilmî seyahat yaptığını bilmemekteyiz. Bunun sebebi, buna ihtiyaç duymamasıdır. Çünkü Ali b. Ebû Talib, İbn Mes‘ud, Enes b. Mâlik ve tanınmış birçok sahâbî (r.a.e.) Kûfe’ye yerleşmiştir. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) ile bu sahâbîler arasında çoğu zaman bir bazen iki kişi bulunmaktadır. Kûfe fıkıh ve çok hadîs rivâyetiyle tanınan sahabîlerin merkezi durumundaydı. Enes b. Mâlik (r.a.)’ı görmesi ve Katâde ve başkaları vasıtasıyla onun ilmini alması, İbn Mes‘ûd (r.a.) ve Ali b. Ebû Talib (r.a.) başta olmak üzere sahâbenin önde gelenlerinden istifâde etmesi sebebiyle seyahate ihtiyaç duymamaktaydı. Ancak Basra ve Medine’ye seyahat etme ihtiyacını hissetmekteydi. Bu sebeple o, bu iki ilim merkezine birkaç defa ilmî seyahat yapmıştır.

1. Basra Seyahati

İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.); “Basra’ya yirmiden fazla ilmî seyahatte bulundum. Oraya her gidişimde bir sene kadar kalmaktaydım. Bu süre içinde âlimlerinden istifâde ediyor, sonra tekrar Kûfe’ye dönüyordum” demektedir. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in bu seyahati ticarî değil, bütünüyle ilmî amaçlı idi. O bir tüccardı, fakat ilme başladıktan sonra kendisi doğrudan ticaretle meşgul olmamış, ticarî işlerinde bir başkasını görevlendirmişti. Onun kazancına râzı olmaktaydı. Kendisi ise ilim halkasında öğrenen veya öğreten olarak bulunmaktaydı. Seyahatlerinde ticaret amacıyla çarşıya çok kısa bir süre uğradığı olurdu. Bunun da amacı, ticarî işlerin seyrini takip ve İslâm’ın emrettiği çerçevenin dışına çıkılıp çıkılmadığını kontrol etmekti. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.), birçok ilimde özellikle Arap dilinde Kûfe ile yarışan Irak bölgesinin önemli ikinci şehri Basra’ya ilim amacıyla seyahat etmişti. Burada Basra’lılar ve Kûfe’liler ile kastedilen, özellikle bu ilim merkezlerindeki Arap dili âlimleridir. Hatta kaynakların çoğu İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in Basra’ya birçok defa Arapça için gittiğini kaydederler. Çünkü bu dönemde Arap dilinin önde gelen otoritelerinden Halîl b. Ahmed ve Sîbeveyh Basra’da bulunmaktaydı.Bu sebeple İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in Basra’ya sık sık gitmesi şaşılacak bir durum değildir. Çünkü fıkıh ve tefsir Arap diline dayanmaktadır. Kur’ân, sünnet ve Arap dili bilinmeden fıkıh olmaz. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in Basra seyahatleri hakkında verilmesi gereken bilgi bunlardan ibaret değildir. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in Basra âlimlerinden istifadesi ile nahiv âlimleriyle ilişkisine ileriki sayfalarda tekrar temas edeceğiz.

2. Hicaz Seyahati

İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) birçok defa haccetmiştir. Hatta bazıları elli beş defa haccettiğini bile ifade etmiştir. Bize göre bu doğru değildir. Çünkü bu durumda ilim öğrenmeye başladıktan sonra her sene haccetmesi gerekmektedir. Hayatıyla ilgili eserlerde böyle bir bilgiye rastlayamadık. Onun birçok defa haccettiği doğrudur. Bazı kaynaklarda bu, on beş olarak belirtilmektedir. Bize göre makul olan da bu olup, bunu söyleyenin titizliğini de göstermektedir. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in Hicaz bölgesine seyahati ve orada uzun süre kalması, Emevî devlet ve yöneticilerinin kadılığı kabul etmesi amacıyla yaptıkları baskı sonucunda gerçekleşmiştir. Bu olayı başta el-Mekkî olmak üzere hayatı hakkında yazanlar şöyle anlatmaktadır: İbn Hübeyre (ö. 133/750) Emevîlerin Kûfe valisiydi. Irakta karışıklıklar çıkınca aralarında İbn Ebû Leylâ, İbn Şübrüme ve İbn Ebû Hind’in de bulunduğu âlimleri huzûruna çağırdı ve herbirine resmi görevler verdi. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’e de haber göndererek çağırttı ve vâlilik mührünü almasını, kendisinin vereceği bütün kararları mühürleyip onaylamasını istedi. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) bu teklifi reddedince İbn Hübeyre kabul etmediği takdirde kendisini kırbaçlatacağına dair yemin etti. Bunun üzerine söz konusu âlimler İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’e; “Biz, senin kardeşiniz ve sıkıntıya düşmeni istemiyoruz. Bu durumu biz de doğru bulmuyoruz fakat başka bir çare yok” diyerek nasihatta bulundular. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) onlara; “İbn Hübeyre benden Vâsıt mescidinin kapılarını kendisi için hazırlamamı istese, buna bile olumlu cevap vermem. O ise benden bir adamın öldürülmesi husûsunda fetva yazmamı ve onaylamamı talep ediyor. Allâh (c.c.)’e yemin olsun ki bunu asla yapmayacağım” diye karşılık verdi. İbn Ebû Leylâ; “Üzerine gitmeyin, çünkü İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) haklı, İbn Hübeyre ise haksız” dedi. Bunun üzerine İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) polis tarafından tutuklanarak hapse atıldı ve günlerce işkenceye tâbi tutuldu. Onu kırbaçlayan kişi İbn Hübeyre’ye gelerek İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in ölmek üzere olduğunu haber verdi. İbn Hübeyre ona; “Ancak isteğimizi yerine getirmesi durumunda hapisten çıkaracağımızı söyle ve bu durumu kendisine sor” dedi. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) ise ona; “Vâsıt mescidinin kapılarını kendisi için hazırlamamı istese, buna bile olumlu cevap vermem” karşılığını verdi. Daha sonra işkence yapan polisler İbn Hübeyre ile bir toplantı yaparak İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in cezasını tehir etmesini istediler. Bunun üzerine İbn Hübeyre cezayı erteledi. Bu durum İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’e haber verilince; “Kardeşlerimle istişare ettikten sonra karar vereceğim” dedi. Bu arada İbn Hübeyre serbest bırakılmasını emretti. Hapisten çıkan İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) Mekke’nin yolunu tuttu. Bu hadîse senesinde meydana gelmişti. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) bu târihten iktidar Abbâsîlere geçinceye kadar Mekke’de kaldı ve Kûfe’ye Ebû Ca‘fer el-Mansur zamanında tekrar döndü.

Bu zorunlu seyahatine İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) ilim öğrenmek veya ilim öğretmek amacıyla çıkmamıştı. Bununla birlikte ondan istifâde etmek isteyen birçok kimse etrafına toplanmış, ders halkasına katılmıştır. Kendisinin İmâm-ı Mâlik (r.a.)’in ders halkasına katılması da bu dönemde gerçekleşmiştir. İmâm-ı Mâlik (r.a.)’in; “Öyle bir kişiyle ders halkasında bulundum ki, ‘bu sütun altındandır’ diye iddia etse bunu delilleriyle ispat eder” şeklinde İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) hakkında yaptığı meşhur açıklama da bu döneme aittir. Hicret yurdunun imâmı ve muhaddislerin önderinin bu açıklaması, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) için yeterli bir şehadettir. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in ilmî seyahatleri bunlardır. Son dönemde yapılan bazı araştırmalarda Şam’a da ilmî bir seyahat yaptığı ifade edilse de, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in biyografisini yazan veya menâkıbını kaleme alan müelliflerin eserlerinde böyle bir bilgiye rastlamadık.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu