İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (R.A)'in Hayatı

Akıllarının Gücü

Hatîb el-Bağdâdî, İbnü’l-Mübârek’in “İmâm-ı Âzam (r.a.)’den daha akıllı bir kişiyi görmedim” dediğini nakletmiştir. Halîfe Hârûnü’r-Reşîd’in huzurunda ismi anıldığında, “Ebû Hanîfe (r.a.) diğer insanların baş gözüyle göremediği şeyleri akıl gözü olan basîretle görürdü” derdi.

Alî b. Âsım (rh.a.); “Aklı başında olan insanların akıllarıyla Ebû Hanîfe (r.a.)’in aklı tartılsa; başkalarına dağıtılan akılların tamamı değilse de yarısının onda toplandığı kesinleşirdi” demiştir.

İmâm-ı Âzam (r.a.)’in çağdaşlarından olan Bekir b. Huneys (rh.a.): “Ebû Hanîfe (r.a.)’in aklı, zamanında bulunan bütün hâs ve avamın aklına nisbetle daha tercihe şayandı” demiştir.

İmâm Ebû Yûsuf (rh.a.) şöyle demiştir: “Aklın kemalini, mürüvvet ve insaniyetin tamamını Ebû Hanîfe (r.a.)’de gördüm. Akıl ve mürüvvet açısından asla eşi benzeri yoktu.”

Yahyâ b. Maîn (rh.a.) şöyle der: “Ebû Hanîfe (r.a.)’in iyilik  ve  faziletlerini  lâyıkıyla  anlatmak  Abdullah  b. el-Mübârek’e mahsustur. İnsanların en akıllısı olan bir kişinin yalan ve yanlış işler yapacağını, aklı başında insan kesinlikle düşünmez.”

Yezîd b. Hârûn (rh.a.) der ki: “Binlerce âlime yetiştim. Ebû Hanîfe (r.a.)’den daha akıllı, müttakî ve faziletli bir kişi göremedim.” Hârice de buna yakın sözler söylemiştir.

İmâm-ı Şâfiî (r.a.) biraz daha mübâlağa ederek: “Hiç bir anne Ebû Hanîfe (r.a.) gibi akıllı bir oğul dünyaya getirmiş değildir” demiştir.

Muhammed  b.  Abdullah  el-Ensârî  der:  “İmâm-I Âzam (r.a.)’in aklının gücü, sözünde, sohbetinde, hâl ve tavırlarında, hâsılı bütün iş ve davranışlarında belirtilerini gösterirdi.”

Oğlu Hammâd’dan rivâyet edildiğine göre İmâm-I Âzam (r.a.) bir gün elbisesini üzerine çekmiş mescitte otururken tavandan, nasıl olduysa, büyük kara bir yılan düşerek doğruca kucağına gelmiş. Fakat bir anda böylesi korkunç bir durum karşısında kendisinde zerre kadar değişme görülmemiş. Hatta mübarek dizlerini bile açmamış ve “De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası asla bize erişmez” âyet-i kerîmesini okuduktan sonra sol eliyle yılanı tutup atıvermiştir.

[Söz konusu âyetin anlamı herkes tarafından anlaşılıp bilinse de, onun öngördüğü şekilde hareket etmeyi herkes başaramaz. İlim ve itikattan başka bir de hâl vardır. İnsanın kemali ise bildiğini uygulamak ve inandığı şeyi kendine hâl edinmek, yani itikadına aykırı ve zıt bir hâlde bulunmamaktır. İşte akıl sağlamlığı, insanın dehşet anında bile yakîn ve irfana aykırı olan korku ve ıstıraptan emin olmayı, ilk sarsma anında bile sabır ve sebat göstererek çeşit çeşit etki altına girmemesine sebep olan İlâhî ve çok değerli bir cevherdir.]

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu